Ajax efsanesi Sjaak Swart’tan Türkiye-Hollanda maçı yorumu

Ajax efsanesi Sjaak Swart'tan Türkiye-Hollanda maçı yorumu
Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Johan Cruyfflu Ajax’ın Avrupa futbolunu domine ettiği yıllarda Hollanda ekibinin kaptanlığını da yapan 82 yaşındaki Swart, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yarın Cruyff’un 5. ölüm yıl dönümünde oynanacak Türkiye-Hollanda karşılaşmasının kendileri için çok özel bir anlam taşıdığını aktardı.

Cruyff ile birlikte “Mr. Ajax” (Bay Ajax) unvanını taşıyan iki isimden biri olan Swart, 17 yıllık profesyonel futbol kariyerinde Ajax’tan başka bir takımın formasını giymedi. Swart, Hollanda ekibiyle 603 kez sahaya çıktı ve bu alanda halen kulüp rekorunu elinde tutuyor.

Ajax’ta total futbolun doğuşuna katkı veren futbolculardan olan Swart, Hollanda ekibinin Avrupa futboluna damga vurduğu yıllarda da başroldeki isimlerden biriydi.

Ajax’ın üç yıl üst üste Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası (1971-1972-1973) ve iki yıl üst üste Avrupa Süper Kupası’nı (1972-1973) kazandığı yılları da anlatan efsane 8 numaranın, Türkiye-Hollanda maçındaki favorisi ise ülkesinin milli takımı.

Türk futbolunun tıpkı Hollanda gibi genç oyuncularıyla yeni bir ivme yakaladığının altını çizen Swart, “Türkiye’ye karşı deplasmanda oynamak her zaman zordur. Tabii ki maçın seyircisiz oynanacak olması Hollanda’nın avantajı. Seyircisiz maçlar hem oyuncular hem de izleyenler için zevksiz geçiyor. Türkiye’nin en büyük güçlerinden biri olan taraftar olmadığından dolayı beraberlik ya da Hollanda galibiyetini yakın görüyorum. Bana göre galibiyet için Hollanda’nın şansı daha yüksek. Çünkü Hollanda yeni jenerasyonu ile çok iyi bir takım oldu.” ifadelerini kullandı.

“CRUYFF’U HER GÜN ÖZLÜYORUM”

Hollandalı futbol adamı, Türkiye-Hollanda maçının, Cruyff’un ölüm yıl dönümüne denk gelmesiyle ilgili ise şunları kaydetti:

“Türkiye maçının Cruyff’un ölüm yıl dönümünde oynanacak olması bizim için çok özel. Cruyff’u her gün özlüyorum. O benim en iyi dostumdu. Bizim jenerasyondan hayatta kalan bir tek ben varım. Cruyff ile son olarak, ölümünden 10 gün önce telefonda görüşmüştük. Vücudunun tamamen temizlendiğini ve iyi olduğunu söylemişti. Çok sevinmiştim. Ancak bu görüşmemizden yalnızca 10 gün sonra ölüm haberini aldım. Çok üzülmüştüm, yıkılmıştım, her gün onu özlüyorum. Onun kurmuş olduğu buradaki Cruyff Vakfının elçilerinden biriyim. Onun başlattıklarını elimden geldiğince devam ettirmeye çalışıyorum. Johann Cruyff, Pele, Maradona, Eusebio… Bunlar çok büyük futbolculardı. Artık günümüzde Ronaldo, Messi gibi oyuncular nadir geliyor. Bunları birebir görmek, yaşamak benim için büyük zevk ve gururdu.”

Swart, eski dostu Cruyff hakkında, “Cruyff’un yetenekleri ve kariyeri ile ilgili çok fazla bir şey söylememe gerek yok. Ajax’ta çok iyi arkadaştık, ondan sonra da hep dostluğumuz sürdü. İspanya’ya gittikten sonra eskisi gibi sık görüşemiyorduk. Amsterdam’a her geldiğinde mutlaka haber verir ve görüşürdük. Büyük futbolcular anlaşamaz gibi bir algı vardır ama biz farklıydık. Adeta kardeş gibiydik. Lider karakterde, kafasına koyduğunu yapan ve mükemmelliyetçi biriydi.” değerlendirmesinde bulundu.

“AİLEM, NAZİ İŞGALİNDEN KAÇMAK VE HAYATTA KALABİLMEK İÇİN KİMLİK BİLE DEĞİŞTİRDİ”

Doğumundan yalnızca bir yıl sonra İkinci Dünya Savaşı başlayan Swart, ailesinin yaşadığı zorlukları ve futbola başlangıcını şöyle anlattı:

“1938’de Hollanda’nın küçük bir balıkçı köyü olan Muiderberg’de doğdum. Babam da bir balıkçıydı. Yahudi olduğumuz için bizim için savaş yılları çok daha sıkıntılı geçmiş. İkinci Dünya Savaşı’nın son yıllarını çok az hatırlıyorum. Ailem, Nazi işgalinden kaçmak ve hayatta kalabilmek için kimlik bile değiştirdi. Naziler, Hollanda’yı işgal edince binlerce Yahudi’yi katletti. Bu acının tarifi imkansız. Ben ve ailem şanslı olan az sayıdaki Yahudiler arasında yer aldık. Savaşın bitmesinden birkaç yıl sonra, dokuz yaşında Ajax altyapısına girdim. O günden sonra 17’si A takım olmak üzere tam 26 yıl Ajax formasını gururla taşıdım. Kulüp tarihinin en fazla forma giyen oyuncusu oldum. Aynı zamanda en çok gol atan da üçüncü ismiyim. Ajax, Yahudilere daha sıcak bakan bir kulüptü. Bu nedenle Ajax’ın bende yeri hep özel oldu. Birkaç yıl önceye kadar hala futbol oynuyordum. Senede 30-40 maç yapıyordum. Futbol bir aşk ve bir kez içinize işlediğinde bir daha ondan kopamıyorsunuz. Benim de futboldan ayrılışım ancak mezarımda olacaktır.”

“TEKNİK DİREKTÖRÜMÜZ RİNUS MİCHELS, TOTAL FUTBOLU ADETA İÇİMİZE İŞLETTİ”

Sjaak Swart, “Ajax’ta sizin de oynadığınız yıllarda ortaya çıkan ‘Total Futbol’ anlayışı futbol dünyasında devrim yaptı. Total futbol nasıl ortaya çıktı?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“Total futbolu dünyaya tanıtan ekibin en önemli parçalarından biri oldum. Mükemmel bir sistemi ortaya çıkardık. Bununla gurur duyuyoruz. Hiçbir takım bizimle başa çıkamıyordu. Hollanda ligini zaten domine etmiştik. Avrupa’da da üç yıl üst üste Şampiyon Kulüpler Kupası’nın sahibi olduk. Avrupa’nın, hatta dünyanın en iyi takımı durumuna geldik. Kazanılan bu başarıların sebebi, o güne kadar dünya futbolunda uygulanmamış bir anlayışı sahaya yansıtmamızdı. Teknik direktörümüz Rinus Michels, çok zeki bir adamdı. Ajax’taki tüm futbolculara bu yeni sistemi uzun uzun anlattı, total futbolu adeta içimize işletti. Artık tüm futbolcular, sahanın her yerinde bir görevi olduğunu biliyordu. Savunmacılar hücum, hücumcular da savunma yapması gerektiğinin farkına vardı. Yalnızca top ayağımıza geldiğinde hareketlenmiyorduk, hücumda ve savunmada her an birbirimize yakın oynuyorduk. Bu bizi çok güçlü bir hale getirdi. Hem dünya futboluna tempo kazandırdık hem göze daha hoş gelen bir oyun ortaya çıktı. Total futbolun bu kadar muazzam ortaya çıkmasında, muhteşem kadromuzun da payı çok büyüktü. Cruyff, Neeskens, Keizer, Krol… Rinus Michels ve Cruyff, daha sonra Barcelona’ya gitti. Barcelona’nın bugün oynadığı futbolun temelinde ve La Masia’nın kuruluşunda bu iki ismin imzası vardır.”

AJAX ALTYAPISININ FARKI

Swart, dünyaya çok önemli oyuncular kazandıran Ajax altyapısının farkıyla ilgili şu ifadeleri kullandı:

“Ajax, bana göre dünyanın en iyi altyapı sistemidir. Altyapılarda büyük bir disiplin ve çalışma esastır. Çocuklara futbol topuyla tanıştıkları anda itibaren taktik bilgiler aşılanmaya başlar. Belirli bir yaşa geldiklerinde ise artık saha içinde duruşlarından, koşacakları yere kadar her şeyi otomatik bir şekilde yapmaya başlarlar. Taktik olarak Hollanda futbolu çok üst düzeyde. Ayrıca altyapılarda aynı teknik adamlarla uzun süre çalışmak da başarının bir başka sebebi. Hollanda futbolu uzun vadeli çalışmanın meyvelerini topluyor. 14-15 yaşındaki çocuklar için Avrupa’nın dev kulüpleri yarışıyor. Kendi dönemimdeki ve şu andaki Ajax altyapısı hakkında bir şey söylemem gerekirse; Ajax bizlere hem futbolculuğu öğretti hem de kişilik verdi. Marco van Basten, Frank Rijkaard, Edwin van der Sar ve Clarence Seedorf aklıma gelen ilk birkaç isim.”

“UNUTAMADIĞIM TÜRK OYUNCU METİN OKTAY’DIR”

Hollandalı futbol adamı, Wesley Sneijder Galatasaray’a transfer olduktan sonra Türk futboluna ilgisinin de arttığını belirterek, “Sneijder’in babası çok yakın arkadaşım. O dönemde Galatasaray maçlarını elimden geldiği kadar izlemeye çalışıyordum. Sneijder, Galatasaray’ı sahiplendi. Galatasaray Kulübünü evi gibi gördü. Şu an bildiğim tek Türk oyuncu Arda Turan, daha önceden ise Hasan Şaş’ı hatırlıyorum. Hasan Şaş’ın futbol tarzı gözüme çok hoş geliyordu. Ama unutamadığım Türk oyuncu ise Metin Oktay’dır.” ifadelerini kullandı.

Metin Oktay ile hiç karşı karşıya gelmediklerini ama futbolundan çok etkilendiğini aktaran Sjaak Swart, şöyle konuştu:

“Metin Oktay’ın da forma giydiği, Hollanda’nın Türkiye ile tarihinde oynadığı ilk maça, 1958’de tanıklık etmiştim. O yıllarda henüz milli takım forması giymiyordum. Metin Oktay da Türkiye’nin en büyük kozuydu. Evimizde oynadığımız maçta penaltı golüyle 1-0 öne geçmiştik ama Metin Oktay iki dakika içinde attığı iki golle Türkiye’yi galibiyete taşımıştı. İnanılmaz bir futbolcuydu. Böyle bir golcüyü hayatım boyunca çok fazla görmedim. Amsterdam Olimpiyat Stadı’nda 60 binin üzerinde taraftarımız vardı ve maç sonunda ben de dahil tüm Hollandalılar, Türk takımını ayakta alkışlamıştık.”

SWART, CRUYFF’UN İSTANBUL’DA ARABA İTTİĞİ O GÜNÜ ANLATTI

“Ajax forması ile Türk takımlarına karşı oynadığım tüm maçları kazandık.” diyen Swart, “Beşiktaş’ı Türkiye’de benim de bir gol attığım maçta 2-1 yendik. 30 metreden Beşiktaş’a golü atmıştım. Hollanda’da da 2-0 mağlup etmiştik. Fenerbahçe’yi de hem İstanbul’daki olaylı maçta hem de Amsterdam’da 2-0’lık sonuçlarla yenmeyi başarmıştık.” ifadelerini kullandı.

Sjaak Swart, “Fenerbahçe ile olaylı maç dediğiniz, Cruyff’un da karşılaşmadan önce İstanbul’da bir arabayı ittiği karşılaşma mıydı? O gün neler yaşanmıştı?” sorusunu ise “İstanbul’daki maç öncesinde inanılmaz bir yağmur yağmıştı. Stat zemini balçıkla kaplanmıştı ve maç bir gün sonraya ertelenmişti. Bir gün sonraki maça giderken de takım otobüsümüze bir araba çarptı ve uzun süre trafikte bekledik. Cruyff ve bazı takım arkadaşlarımız kaza yapan arabayı itmişlerdi. Trafikte kalmıştık ve yapacak başka bir şey yoktu. Bir gün sonra da saha zemini hiç iyi değildi, çamurun içinde oynanan maçı da kazanmayı başarmıştık.” şeklinde yanıtladı.

“75 YAŞIMDA, CRUYFF İLE BİRLİKTE SON KEZ SAHAYA ÇIKTIK”

Swart, 75. yaş gününde düzenlenen organizasyonda Amsterdam Olimpiyat Stadı’nda kulübün efsaneleriyle birlikte sahaya çıktığını hatırlatarak, şunları kaydetti:

“Hayatım boyunca unutamayacağım bir gündü. En yakın dostum Johan Cruyff’un yanı sıra Rijkaard, Sneijder, Koeman, Frank de Boer, Şota, Hiddink, Van der Vaart, Van der Sar, Kluivert herkes oradaydı. Cruyff ile yine klasik Ajax formamızı giydik. 75 yaşımda, Cruyff ile birlikte son kez sahaya çıktık. Sahaya çıkarken tüm futbolcuların yan yana dizilip beni alkışlamasını, yanan meşaleleri ve ‘Mr. Ajax’ pankartlarını unutamam. Tribünde eşim beni izliyordu. Maçın sonlarına doğru da yerimi torunum Justin Swart’a bıraktım. Maç sonunda herkes büyük bir coşku ile ayakta beni alkışladı. Üstü açık bir araba ile tüm torunlarımla attığım stat turu da çok keyifliydi.”

Bu Yazıya Tepki Ver