Dünya Sağlık Örgütünün düzenlediği ve periyodik olarak kamuoyunu bilgilendirdiği medya brifingine, DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus’a eşlik etmek üzere Sağlık Bakanı Fahrettin Koca davet edildi. Online gerçekleşen organizasyonda konuşan Sağlık Bakanı Koca, “Salgının ilk günlerinden itibaren bütün ülkeler, sağlık sistemlerinin kapasitesi başta olmak üzere, imkânlarının el verdiği ölçüde, mücadeleye devam etmektedir. Mücadele şekillerinde bazı farklılıklar olsa da, tüm dünya, kolektif olarak, sağlık çalışanlarının hayatlarımızdaki önemi konusunda güçlü bir düşünce sahibi olmuştur. Bu düşünce o kadar güçlüdür ki, sağlık çalışanlarına karşı yeni bir etiğin doğuşuna yol açmaya başlamıştır” ifadelerini kullandı.
“Sağlık çalışanları, bu salgında, kendilerine zarar gelmesi ihtimalini göğüslediler”
Bir yılı aşkın süredir Covid-19 ile mücadele edildiğini, bu salgının son yüz yıl içerisinde tüm dünyanın aynı anda mücadele ettiği en büyük salgın olduğunu vurgulayan Bakan Koca, “Ülkemde ve başka ülkelerde insanlar şuna tanık oldu: Ana prensibi hastaya zarar vermemek olan sağlık çalışanları, bu salgında, kendilerine zarar gelmesi ihtimalini göğüslediler. Sağlık hizmeti alanlar tarafında gelişmeye başladığını fark ettiğimiz yeni etiğin temeli bu tanıklıktır. Bu tanıklık, sağlık hizmeti mensuplarının toplumlardaki manevi statüsünü yüceltmiştir. İnsanların, kitlesel olarak korku içinde, güven arayışında olduğu bu dönemin kahramanları sağlık çalışanlarıdır. Ortaya çıkmakta olan yeni etiğin arka planında bir faktör daha var. Bu faktörü şöyle tanımlayabiliriz: Sağlık hizmeti salgın öncesine dek birey ile sağlık çalışanı arasında bir hizmetti. Salgınla bu ilişki, toplumla sağlık çalışanları arasında çok geniş, kuşatıcı bir ilişkiye dönüşmüştür. Bu görüşler doğrultusunda, toplumların sağlık çalışanlarını daha üstün bir konuma yerleştirmek için istekli olduğunu belirtmek gerekiyor. Karar vericilerin sağlık çalışanları için yapacakları, toplumların talebi olan şeylerdir” ifadelerini kullandı.
“Sağlık çalışanları mesleklerinin doğası gereği gözlerini karartarak en ön safa atılır”
Türkiye’nin salgına karşı verdiği mücadelenin hem vatandaşlar hem de dünya tarafından iyi bilindiğini belirten Bakan Koca, şunları kaydetti:
“Sürece şekil veren gücü, işinde yetkin, özverili, dahası, kendini bu yıkıcı hastalığın önünü kesmeye adamış insanlardan almaktayız. Büyük tecrübelerle bilinmektedir ki, sağlık çalışanları mesleklerinin doğası gereği gözlerini karartarak en ön safa atılır. Onlar bu görevi ifa ederken, toplumun geri kalanına ve karar vericilere önemli sorumluluklar düşmektedir.
Bu bilinçle hareket edip gerekli politikaları oluşturabilen toplumlar, sağlık çalışanlarının motivasyonunun yükseltilmesi ve üzerlerindeki yükün azaltılması noktasında en yüksek desteği verebilecektir. Koruyucu ekipman tedariki, yeni bilimsel gelişmeler konusunda eşzamanlı bilgilendirme, sosyal ve ekonomik destek sağlanması gibi konular bizim çalışmalarımızdaki başlıklarında sadece bir kısmı oldu. Yeni istihdamlarla mevcut sağlık çalışanlarımızın yükünün hafifletilmesi ise öncelikli uygulamalarımız arasında yer aldı. Bir diğer önceliğimizse görev ve sorumlulukların yeniden tanımlanıp paylaştırılması, acil olmayan iş yüklerinin zamana yayılması gibi önlemlerin alınmasıdır. Bunların hiçbiri gösterilen fedakârlıkların karşılığı değildir. Emeklerin pratik karşılıklarının verilebilmesi yanında, yine bu emeklerin zamana mühür vuracak şekilde karşılık bulması da gerekmektedir. Toplumlar böyle onurlandırmaları artık ödev biliyor. 2021 yılının ‘Uluslararası Sağlık Çalışanları Yılı’ ilan edilmesi fikrinin başından beri güçlü bir savunucusu olmamızın nedeni de budur.”
“1 milyon yüz bin sağlık çalışanımızın aşılamasını 45 gün gibi kısa bir süre içerisinde tamamlamış bulunmaktayız”
DSÖ Genel Direktörü Ghebreyesus’un bir paylaşımını hatırlatan Bakan Koca, “Sağlık çalışanlarının dünyayı kurtardığını, şimdi dünyanın görevinin sağlık çalışanlarını korumak olduğunu belirtti, tüm dünyadaki sağlık çalışanlarının çok kısa sürede Covid-19 aşısına erişmesi gerektiğinin altını önemle çizdi. Bu çağrıya bütün kalbimle katılıyorum. Aynı anlayışla, Türkiye olarak, yaklaşık 1 milyon yüz bin sağlık çalışanımızın aşılamasını 45 gün gibi kısa bir süre içerisinde tamamlamış bulunmaktayız. Her ne kadar şu anda aşı üreten ülkeler arasında yer almasak da, temin ettiğimiz aşıların bir kısmını sağlık çalışanları için kullanılmak üzere farklı ülkelerle paylaştığımızı da eklemek isterim. Tüm sağlık çalışanları tüm insanlık için çalışıyor” dedi.
“2021’in bir günü değil, 2021 yılı sağlık çalışanlarına adanmıştır”
“Bizlere düşen bir başka görev, aşıya sağlık çalışanlarının erişiminin güçlü bir savunuculuğunu yapmaktır” diyen Bakan Koca, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Türkiye olarak, aşı üreticisi ülkeler ile erişim sorunu yaşayan ülkeler arasında diplomatik köprüler kurarak, kolaylaştırıcı rolü üstlendiğimizi belirtmek isterim. Bu girişimlerden sonuç almaya başladığımızı memnuniyetle ifade etmeliyim. Şunu da vurgulamak isterim ki, Türkiye’nin yerli aşı üretim çalışmaları çok hızlı bir şekilde devam etmektedir. Kısa zamanda kendi aşımızı üreteceğimize inanıyoruz. Emin olunuz ki, aşı üreticisi ülkelere tarafınızdan yapılan çağrı, bu gelişmeyle birlikte, Türkiye’de karşılığını bulacaktır. 2021’in bir günü değil, 2021 yılı sağlık çalışanlarına adanmıştır. Yıl boyunca, bu kapsamda birçok etkinlik gerçekleştirilecek. Türkiye olarak sürece en aktif katkıyı verme kararlılığındayız. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, uluslararası platformlarda, fikir, proje ve etkinliklerle sürecin savunucusu ve bir yürütücüsü olmaya devam edeceğiz. Türkiye ile birlikte dünya toplumlarının ödev ve minnet duygularını harekete geçireceğiz. Sağlık çalışanlarının saygınlığını, mesleklerinin manevi statüsünü insanlık vicdanınla etik sorumluluk gereği daha da yüceltmeye çalışacağız.”
“DSÖ ile birlikte, sağlık çalışanlarına adanmış anıt görevi de görecek dijital bir platform kurma hazırlığındayız”
Bakan Koca sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Ortak kahramanlık destanı, dünyanın en büyük kentlerinden en ücra köşelerine her yerde ve yüzlerce farklı dilde. Bu destanın insanlığın ortak dilinde, kalbin sesiyle yazılmaya ihtiyacı var. Salgına karşı verilen savaş da üniformalar içinde veriliyor. Bu üniformalar en büyük sevgiyi uyandıran üniformalardır. İnsan ırkı bu üniformaların rengidir. İçinde bulunduğumuz zaman dilimi, tarihi, şimdi yazılması, anıtları daha sürerken dikilmesi gereken bir zamandır. Bu amaçla, sadece bir başlangıç olarak, DSÖ ile birlikte, sağlık çalışanlarına adanmış anıt görevi de görecek dijital bir platform kurma hazırlığındayız. Değerli dostum Tedros, bu platforma sizin de şahsi desteklerinizi bekliyorum.”
Utku Şimşek