Son dakika! Cumhurbaşkanı Erdoğan: Şu anda İdlib’den 50 bin insan topraklarımıza doğru geliyor

Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kuala Lumpur Konferans Merkezi’ndeki “Kuala Lumpur Zirvesi”nde, “Kalkınmanın Önceliği ve Sınamalar” temalı yuvarlak masa toplantısının ”Milli Egemenliğin Kazanılmasında Kalkınmanın Rolü” başlıklı oturumuna iştirak etti.

Katılımcılara hitap eden Erdoğan, açılış programında kendisinin ve diğer katılımcıların İslam dünyasının temel sıkıntılarına değindiğini, genel olarak hemen her konuda benzer tespitleri yaptıklarını, fikirlerin büyük oranda örtüştüğünü gördüklerini söyledi.

Erdoğan, sorunları konuşmanın önemli olduğunu ancak asıl meselenin bunlara çözüm bulmak olduğunu vurgulayarak, “Birlikte ne yapabiliriz sorusuna odaklanmamız gerektiğine inanıyorum. Malumunuz, bir süredir ikili ticaretimizi döviz baskısından kurtarmamız gerektiğini hep ifade ediyoruz. Yabancı paralarla ticaret yerine milli paralarımızla ticaretin önemine dikkati çekiyoruz. Kendi ödeme sistemlerimizin olmayışı finans piyasalarımızı şoklara ve manipülasyonlara karşı kırılgan hale getiriyor.” diye konuştu.

Bunu engellemek amacıyla Rusya, Çin, Brezilya gibi ülkelerle alternatif ödeme sistemleri geliştirmeye çalıştıklarını belirten Erdoğan, “Ticaret savaşlarının konuşulduğu bir dönemde milli paralarla ticaret meselesi aciliyet kazanmıştır. Şimdiye kadar oldukça başarılı sonuçlar aldığımız bu konuda sizlerle beraber çalışmaya hazırız.” ifadesini kullandı.

“KATILIM BANKACILIĞINI TEŞVİK ETTİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslami finans meselesini de öncelikle gündeme almaları gerektiğini dile getirdi. Faiz yerine üretimi ve ticareti merkeze alan alternatif finans kaynaklarında Malezya’nın dünyada öncü bir konumu olduğunu aktaran Erdoğan, “Biz de bu alanda son yıllarda gerçekten önemli mesafeler aldık. Gerek kamu gerekse özel bankalarımız onlar aracılığıyla ‘sukuk’ gibi faizsiz modelleri yaygınlaştırdık. Özel sektörün yanı sıra kamu bankalarımızın da katılım bankacılığına girmesini teşvik ettik.” dedi.

Türkiye’nin İslam İşbirliği Teşkilatının tarihinde ilk defa üst düzey kamu ve özel sektör yatırım konferansına ev sahipliği yaptığını anımsatan Erdoğan, “Faizsiz finans alanında ülkelerimiz arasında çok ciddi bir potansiyel olduğuna inanıyorum. Bunları somutlaştırmak adına finans uzmanlarımızdan müteşekkil bir çalışma grubu kurabiliriz. Böylece kapsamlı, detaylı bir yol haritasının ortaya çıkmasını sağlayabiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, teknoloji ve inovasyonun üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir diğer önemli alan olduğunu, teknolojiye yapılan her yatırımın güçlü, katma değeri yüksek ve rekabetçi bir büyüme olarak geri döndüğünün aşikar olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Nitekim kalkınma hamlesine benzer dönemlerde başladığımız kimi ülkeler teknolojide kısa sürede ciddi mesafe almışlardır. Biz de bunu savunma sanayisi alanında çok yakından tecrübe ettik. 2003 senesinde yüzde 80’i bulan dışa bağımlılığımızı yüzde 30’lara kadar şu anda çekmiş bulunuyoruz. Silahlı insansız hava araçlarında dünyanın en ileri teknolojiye sahip dört devletinden biriyiz. Savaş gemisi, helikopter, tank, zırhlı araç, füze teknolojisinde de kendi ihtiyaçlarımızı karşılıyor, hatta bunları dost ülkelere ihraç ediyoruz. Üretim kabiliyetlerimizi ne kadar çeşitlendirirsek sürdürülebilir kalkınma hedeflerine o derece yaklaşırız. Hiç şüphesiz bu sürecin lokomotifi araştırma-geliştirme, beşeri sermaye ve inovasyona yapılan harcamalardır. Kurulması planlanan Mükemmeliyet Merkezi, güvenlik, gıda, sağlık, ulaşım, enerji, bilgi ve iletişim teknolojilerinde bizlere çok büyük katkılar sağlayacaktır. Merkez vasıtasıyla tecrübe ve teknoloji paylaşımına gidebilir, araştırmacılarımızın ülkelerimiz arasında serbestçe dolaşmasını temin edebiliriz.”

Müslümanların son derece genç ve dinamik bir nüfusa sahip olduğuna dikkati çeken Erdoğan, bu beşeri sermayeyi harekete geçirecek eğitim konusunda ciddi sıkıntılar bulunduğunun altını çizdi. Erdoğan, “Gerek okuma-yazma gerekse kız çocuklarının okullaşma oranında halen dünya ortalamasının altındayız. Dünya genelinde okur yazarlık oranı ortalama yüzde 82,5 iken İslam ülkelerinde bu oran yüzde 70 düzeyindedir. 2006-2016 döneminde ilkokul çağındaki erkek çocukların 17,2’si, kız çocuklarının yüzde 19’u okula gidememiştir.” dedi.

Müslüman ülkelerin milli gelirlerinin ortalama yüzde 3,7’si eğitime ayrılırken, bu oranın dünya genelinde yüzde 4,8 oranında seyrettiğine işaret eden Erdoğan, “Bu rakamlar bize eğitimin en öncelikli meselemiz olması gerektiğine işaret ediyor.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 9-10 Aralık tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Birinci Sosyal Gelişim Bakanları Konferansı’nın bu anlamda faydalı geçtiğini belirterek, şunları kaydetti:

“Teşkilatın tarihinde ilk defa kadın, çocuk, çalışma, aile, eğitim gibi sosyal konular masaya yatırıldı. İnşallah alınan kararların uygulamaya geçmesiyle bu başlıklarda gözle görülür iyileşmeler sağlayacağımıza inanıyorum. Ayrıca üniversitelerimiz kendi aralarında iş birliklerini yaygınlaştırılabilir, öğrenci ve akademisyen değişim programlarının sayısını arttırabiliriz. Düşünce kuruluşlarımızın birbiriyle temaslarını artırmalarını teşvik edebiliriz. Özellikle kız çocuklarımızın eğitimi hususunda ortak çalışmalar yürütebiliriz. Ülkemiz bu alanda da son 17 yılda pek çok önemli başarıya imza atmıştır. 2002’de kız çocuklarında okullaşma oranı yüzde 91 iken çabalarımız neticesinde bu rakam 2018’de yüzde 99,8’e çıkmıştır. Bu alanda da ülkemiz gereken çabayı göstermeye hazırdır.”

Erdoğan, konuşmasının ardından katılımcılardan gelen soruları yanıtladı…

Libya’daki duruma ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, Libya’da uluslararası meşruiyeti bulunmayan darbeci General Halife Hafter’e emperyalist güçler tarafından destek verildiğini ancak meşru olduğu halde Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başbakanı Fayiz es-Serrac’a destek gelmediğini aktardı. Erdoğan, Türkiye’nin Serrac’ın yanında yer aldığını ve kendisine elinden gelen desteği verdiğini söyledi.

Benzer bir durumun Suriye’de de bulunduğunu anlatan Erdoğan, “Suriye’de de malum terör örgütleri, YPG/PYD gibi terör örgütleri var ve bunlar Suriye’nin kuzeyinde bir terör koridoru oluşturmak istediler. Bu örgütün arkasında yine dünyadaki emperyalist güçler var ve bu emperyalist güçlerin terör örgütlerine verdiği destek, bugün açılışta da ifade ettiğim gibi bakın 32-33 bin tır silah, mühimmat, araç gereç bunlara gönderildi. Bunun dışında kargo uçaklarla gelenler var ve bu terör örgütlerine bunlar bilabedel, parasız olarak bu silah, mühimmat, araç gereç gönderiliyor.” diye konuştu.

Bunlara karşı mücadele verilirken, Suriye’den Türkiye’ye 4 milyona yakın mülteci geldiğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu mülteci kardeşlerimize kendi topraklarında barınabilecekleri yerleri yapalım diyoruz. Tüm İslam dünyasına olduğu gibi dünyaya da çağrı yapıyoruz. Fakat dünya bu mülteci kardeşlerimiz için buralarda bir güvenli bölge oluşturulmasına yanaşmadı. Amerika güvenli bölge konusunu gündeme getirdi, ben kendilerine güvenli bölge konusunu gündeme getirdim. Önceki liderlerine aynı şekilde gündeme getirdik. Güvenli bölge, lafta konuşuyorlar ama burada bir güvenli bölge inşa edelim denilince buraya herhangi bir destek vermiyorlar ama silah denince silah geliyor. Silahlar kime geliyor? Terör örgütlerine geliyor. Terörizmle mücadeleye gelince diyorlar ki ‘terörizmle mücadele etmemiz lazım.’ Nasıl terörizmle mücadele edeceğiz? Lafla terörle mücadele olmaz, icraatla olur. Onun için de konuşma fayda vermiyor. Şu anda liderlere, devlet başkanlarına, başbakanların hepsine yaptığımız planlama çalışmalarının, proje çalışmalarının kitaplarını verdik, gelin beraber yapalım. Gelmediler. “

“SADECE ZEKATLARINDAN VERSELER FAKİR FUKARA KALMAZ”

“İslam dünyası çok mu fakir? Müslümanlar çok mu fakir? Niçin böyle bir şeyde ellerini uzatmıyorlar, niçin bunlar destek vermiyorlar?” diye soran Erdoğan, şunları kaydetti:

“Sadece kalkıp da zekatlarından verseler buralarda fakir fukara kalmaz, garip gureba kalmaz. Bakınız şu anda İdlib’den yine 50 bin insan topraklarımıza doğru geliyor. Şu anda zaten 4 milyon insan var, şimdi 50 bin kişi daha geliyor. Belki bu sayı daha da artacak. ‘Türkiye olarak siz bunun altından nasıl kalkıyorsunuz?’ 40 milyar doların üzerinde biz harcama yaptık. Bize ne Birleşmiş Milletler Mülteciler Komiserliğinden ciddi bir destek var ne de Avrupa Birliği verdiği sözü tutuyor. Hiçbiri bu sözlerini yerine getirmiyorlar ama bakıyorsunuz ki öbür tarafta Arap Ligi bir toplantı yapıyor, ‘Türkiye ile ilişkilerinizi kesin’ diyor. Biz kimi aldık? 3 milyon 700 bin Suriyeli Arap kardeşimizi biz nereye aldık? Türkiye’ye aldık. Niye aldık? Varil bombalarından kaçıyorlardı, almayacak mıydık, aldık. O bakımdan liderler olarak adaletle hükmetmemiz lazım. Siyasiler olarak adaletle bu işte davranmamız lazım ki biz güç bulalım. Yoksa lafla olmuyor. ‘Hepiniz toptan sımsıkı Allah’ın ipine sarılın, tefrikaya düşmeyin.’ Bunu, ayeti kerimeyi okurken güzel ama icraata gelince bir şey olmayınca o zaman Allah bize nusretini göndermez.”

İYİ NİYET ANLAŞMALARI İMZALADI

Toplantının ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed’in huzurunda hükümetler arasında iyi niyet anlaşmaları imzalandı.

Bu doğrultuda “Türk Havacılık ve Uzay Sanayi (TUSAŞ) ile CTRM Arasında Uçak Yedek Parça Üretimine Yönelik İyi Niyet Anlaşması”, “Türkiye (TÜBİTAK), Malezya (UPNM), Katar (Qatar Foundation), Endonezya (Lipi) ve Pakistan (ICCBS) arasında Mükemmeliyet Merkezi (Center of Excellence) Oluşturulması için İyi Niyet Anlaşması”, “İslamofobi ile Mücadele Amacıyla Ortak Televizyon Kanalı Kurulması Hakkında Türkiye, Malezya, Pakistan Arasında İyi Niyet Anlaşması” ile “Türkiye, Malezya ve Endonezya Arasında İslami Bilimler Alanında Genç Öğrenci Değişim Amaçlı İyi Niyet Anlaşması” imza altına alındı.

İmzaların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve liderler kapalı formatta yapacakları toplantıya geçti.

(AA)

Bu Yazıya Tepki Ver