YABANCILIK UNSURU TAŞIYAN KONULARDA MAL REJİMİNİN TASFİYESİ

halilahmetbakirci (9)
Abone Ol

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yabancılık unsuru, herhangi bir hukukî olay veya ilişkiyi hâkimin mensup olduğu devletin hukuk düzeni dışında, en az bir veya daha fazla hukuk düzeni ile irtibatlı hale getiren unsurdur. Hukukî olay veya ilişkinin yabancı unsur taşıdığının kabul edilebilmesi için, o olay veya ilişkinin yabancı ülkeyle illaki yer bakımından irtibatının bulunması şart değildir.

Bağlam Ve Bağlama Noktası

Her kanunlar ihtilafı kuralında bir bağlama konusu ve bağlama noktası bulunur. Bağlama konusu, hâkimin önüne çözümlenmesi için getirilen ve o kanunlar ihtilafı kuralı uygulanarak çözümlenecek olan yabancılık unsuru içeren hukuki ihtilafın, yani hayat ilişkisinin kendisidir. Bağlama noktası ise, bağlama konularının yani yabancılık unsuru içeren ihtilafın belirli bir devletin hukukuna bağlanarak çözümlenmesini sağlayan maddi vakıalardır.

Lec Fori Ve Lex Causa

Kanunlar ihtilafı kuralları, yabancılık unsuru taşıyan özel hukuk ilişkilerinin uygun bir maddi veya hukuki unsurunu belirler ve belirlenen bu unsura göre uygulanacak hukuku gösterir. Belirlenen bu maddi veya hukuki unsur bağlama noktasıdır. Kanunlar ihtilafı kuralları yorumlanırken bağlama kuralının konusunu veya noktasını oluşturan kavramların doğurabileceği çeşitli belirsizlikler nedeniyle oluşan sorun çözümlenirken söz konusu kavramlar için yapılan yoruma denir. Vasıflandırma bakımından doktrinde çeşitli metotlar öngörülmektedir. En bilindiklerinden ikisi lex fori’ye göre ve lex causae’ya göre vasıflandırmadır. Lex fori’ye göre vasıflandırmada hâkim, yabancı hukuka ait bir hukuk kuralı veya müesseseyi vasıflandırırken kendi hukukunda aynı nitelikte veya en yakın benzerlikte olan kural veya müesseseyi vasıflandırmalı ve bu vasıflandırmalı ve bu vasıflandırmayı yabancı hukuk kuralı veya müesseseye uygulamalıdır.

Eşlerin Mal Rejiminde Uygulanacak Olan Hukuk

Günümüzde hemen hemen bütün devletlerde eşler arasındaki mal rejimi ilişkileri aile hukuku karakteri ağır basan ilişkiler olarak vasıflandırılmaktadır. Eşler arasındaki mal rejimi ilişkisi, özellikle tasfiye aşamasında eşler arasında bir alacak- borç ilişkisi doğursa da asıl aile hukuku karakteri baskın olan bir ilişkidir ve bu vasfı nedeniyle devletlerin iç maddi hukuklarında çoğunlukla emredici kurallarla düzenlenmiştir. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk Ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 15. Maddesinin birinci fıkrası, “Evlilik malları hakkında eşler evlenme anındaki mutad mesken veya millî hukuklarından birini açık olarak seçebilirler; böyle bir seçimin yapılmamış olması hâlinde evlilik malları hakkında eşlerin evlenme anındaki müşterek millî hukuku, bulunmaması hâlinde evlenme anındaki müşterek mutad mesken hukuku, bunun da bulunmaması hâlinde Türk hukuku uygulanır.” hükmünü içermektedir. Milletlerarası özel hukuk açısından önemli olan, eşlerin evlenmeden önce ya da sonra “tabi olmak istedikleri mal rejimini değil, evlilik mallarının tabi olacağı hukuku” seçmesidir. Hukuk seçimi, bir mal rejiminin değil, evlilik malları hakkında, Kanun’da belirtilen bir ülke hukukunun seçilmesidir. Türk hâkimi, yabancı unsurlu mal rejimi tasfiye davasında 5718 sayılı MÖHUK m. 15/1 hükmündeki, kademeli objektif bağlama kuralları uyarınca, yetkili hukuku tespit etmelidir. 5718 sayılı MÖHUK m. 15/3, daha önce müşterek hukukları bulunmayan eşlerin, evlendikten sonra, yeni bir müşterek hukuka (müşterek milli hukuka veya müşterek mutad meskene veya müşterek yerleşim yeri) sahip olmaları halini düzenlemektedir. 5718 sayılı MÖHUK’un 15/3 hükmüyle eşlerin, ortak yerleşim yerlerini, milli hukuklarını ya da mutad meskenlerini değiştirerek yeni bir ortak hukuka sahip olmaları halinde, üçüncü kişilerin hakkı saklı kalarak, evlilik mal rejiminde bu yeni müşterek hukuku evlenme anından başlayarak geçmişe etkili olarak seçilebileceği kabul edilmiştir.

Yargıtay Kararına Göre Uygulama

Yargıtay, açılmış olan bir tanıma/tenfiz davasının olmamasına rağmen, mal rejimi davasının görülebilirlik ön koşulu olan yabancı mahkemeden verilen boşanma kararının tanıma ve tenfizi için gerekli davanın açılması bakımından davacı tarafa mahkemece süre ve imkân tanınması ve davanın açılması halinde bekletici mesele yapılması gerektiği belirtilmiştir. Yargıtay bir kararında, tenfiz kararının sadece yurtdışı boşanma ve boşanmaya ilişkin sonuçlar itibariyle mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacağa bakan mahkemeyi bağlayacağı ve yurtdışındaki boşanma dosyasındaki mal rejimine ilişkin feragat beyanının açık ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde olması gerektiği belirtilmiştir. Mersin Avukat olarak Mersin Boşanma Avukatı  ve Mersin Ceza Avukatı ve Mersin İş Avukatı hizmeti vermekteyiz.

 

Bu Yazıya Tepki Ver