Bazı ülkelerde cezaevi koğuşları sıradışı bir renk seçimiyle dikkat çekiyor: Barbie pembesi. Peki, cezaevlerinin neden pembe renkli koğuşlara dönüştürüldüğünü merak ettiniz mi? İşte bu renk tercihinin arkasındaki ilginç hikaye.
Bilimsel Bir Renk Deneyi: Baker-Miller Pembesi
Renklerin insanlar üzerindeki psikolojik etkileri uzun zamandır zeonbet araştırılmıştır. 1960’lar ve 70’lerde araştırmacı Alexander Schauss, pembenin insanlar üzerindeki etkilerini incelemeye karar verdi. Bu süreçte Baker-Miller pembesini keşfetti. Schauss’a göre, bu pembemsi ton, kalp atış hızını, nabzı ve solunumu düşürerek sakinleştirici bir etki yaratıyordu.
Pembenin Cezaevlerinde Kullanılması
Alexander Schauss’un araştırması sonucunda, Baker-Miller zeonbet giriş pembesi cezaevlerindeki davranışları etkileyebilir mi sorusu ortaya çıktı. 1979’da yapılan bir deneyde mahkûmların yarısı pembe renkli kartona, diğer yarısı koyu mavi renkli kartona bakmaları istendi. Pembe renge maruz kalan mahkûmların sakinleştiği ve düşmanca davranış sergilemedikleri gözlemlendi. Yani sadece 15 dakikalık bir maruziyet süreci bile mahkûmların davranışlarını olumlu yönde etkiliyordu.
Sarhoş Pembesi ve Drunk Tank
Pembe rengin cezaevlerindeki etkisi o kadar büyük oldu ki, bazı hapishaneler mahkûmları pembe koğuşlara nakletmeye ve onlara pembe renkli üniformalar giydirmeye başladı. Ayrıca, pembe hücreler oyuncak ayılar gibi detaylarla donatılarak adeta bir çocuk odasına dönüştürüldü. Bu durum, mahkûmların daha sakin ve düşmanca olmayan bir ortamda bulunmalarını amaçlıyordu.
Güncel Araştırmalar ve Karşıt Görüşler
Ancak, 2014 yılında yapılan bir araştırma, pembenin cezaevlerindeki etkisinin karmaşık olduğunu gösterdi. Bazı uzmanlar pembenin erkeklerde “aşağılanma duygusu” yaratabileceğini öne sürdü. Bu nedenle, pembenin cezaevlerindeki etkisi hala tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Pembenin cezaevlerindeki kullanımı ilginç bir renk psikolojisi araştırmasının ürünüdür ve mahkûmların davranışlarını olumlu yönde etkileyebileceği düşünülmektedir. Ancak bu konudaki görüşler hala çeşitlidir ve daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
